Hedeflerimiz

Gezegenimizdeki tüm doğal ekosistemler birbirine bağlıdır ve birbirlerini beslerler. Nehirler dağları denizle birleştirir, ormanlar havamızı beslemek için nefes alır, rüzgarlar ve böcekler yaşamı yeniden canlandırmak için çiçeklerin polenlerini taşır. Hepsi bir araya gelir ve bizim de bir parçası olduğumuz yaşam ağını oluşturur. Yeryüzündeki yaşam, doğanın döngüselliğine dayanmaktadır.

Ancak çağımızın şehirlerini düşündüğümüzde artık doğanın döngüselliğini göremiyoruz. Çağımızın şehirleri gezegenimizdeki havayı, suyu, toprağı, madenleri ve biyolojik çeşitliliği emer. Buna karşılık, yaşam ağını geliştirmekten ziyade tahrip eden plastik atık, karbondioksit, savaşlar ve yoksulluk üretmektedirler. Çağımızın şehirleri büyük ölçüde merkezileşirken kültürel ve fiziksel olarak diğer ekosistemlerden uzaklaşmıştır.

Çağımızda, doğanın döngüselliği tedricen şehirlerin merkezine kayıyor ve bu durum iklim aciliyetine, okyanuslarda plastik adalara, biyolojik çeşitliliğin kaybolmasına ve nihayet umutlarımızın tükenmesine neden oluyor. Şehirlerin çevreledikleri ekosistemle bağları koptukça, dünyadaki yaşamın gerçekliğinin kontrolünü kaybediyoruz. 2007, dünyada ilk kez daha fazla insanın kırsal alanlardan ziyade şehirlerde yaşamaya başladığı yıldı. 2021'de kentlerde yaşayan insanlar dünya nüfusunun %56’sını oluşturuyordu. Bu oranın 2050'de %68'e çıkması bekleniyor.

İnsan uygarlığının gelişimi düşünüldüğünde, bu eğilimi tersine çevirmemiz mümkün değil. Kentsel nüfusu doğal ekosistemlere dağıtmak gibi bir söz konusu dahi değil. Eğer bu gezegendeki varlığımızı sürdürmek konusunda samimiysek, sıra dışı olana doğru ilerlemek zorundayız. Şehirlerimizi yaşam ağının ayrılmaz birer parçası olarak geliştirmek için cesur adımlar atmalıyız. Biz bunu döngüsel şehircilik olarak tanımlıyoruz.

İzmir, uyum içinde yaşamın belirgin olduğu kültürel pratiklere sahip 8 bin 500 yıllık kadim bir şehirdir. Demokrasi, İzmir'in kalbinde yer aldığı Ege'de doğmuştur.

2021 yılında İzmir'de düzenlenen Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler (UCLG) Kültür Zirvesi'nde, dünyadaki yaşamı yeniden canlandırmak için yeni bir kavram geliştirdik: “Döngüsel Kültür”. Bu kavram kültürü, yapıyı birbirine bağlayan harç, bir ağacın köklerini ve dallarını birbirine bağlayan su damlaları olarak kabul eder. Hayatımızda ne yaparsak yapalım, şehircilik, bilim, sanat, siyaset fark etmez. Kültür hepsinde mevcuttur. Kültür, hepsini bir arada tutan harç, hayatın özsuyudur. Bu nedenle döngüsel kültürü döngüsel şehirciliğin özü olarak görüyoruz.

Döngüsel kültür dört ayak üzerinde yükselir: Doğayla uyum, birbirimizle uyum, geçmişle uyum ve değişimle uyum.

Döngüsel şehirciliği Akdeniz'den başlayan somut bir strateji olarak hayata geçirmek hedefiyle İzmir'de döngüsel kültürün yukarıda bahsedilen dört boyutunu esas alıyoruz. Döngüsel şehircilik bakış açısıyla “kenti”, hız ve bireysellik yerine sakinliği ve uyumu besleyen bir ekosistem olarak ele alıyoruz.

Döngüsel kültür perspektifinden hareketle bir kentin sınırları, yasal sınırlardan ibaret olamaz. Bu nedenle İzmir Planlama Ajansı, ekolojik ve sosyal ayak izini tüm strateji ve programlarının etkinlik alanı olarak ele almaktadır. Bir şehirdeki etkinliğimiz dünyanın diğer kentsel ve kırsal kesimlerinde ekolojik ve sosyal açıdan doğrudan sonuçlar üretir. Ayrıca geçmiş ve gelecek anlayışlarımızı da tanımlar.

Döngüsel kültür kavrayışı çerçevesinde şehirlerin dört boyutlu ayak izi şu şekilde tarif edilebilir:

Toplumsal ayak izi
Ekolojik ayak izi
Geçmişe ait ayak izi
Geleceğe yönelik ayak izi

Eğer şehirler çağında hala dünya üzerinde insan uygarlığını sürdürmeyi amaçlıyorsak, şehirlerin bu dört boyutlu ayak izi göz ardı edilemez. Bu nedenle, dört boyutlu “döngüsel kültür” kavramı sadece şehirleri tasarlamak için bir araç değildir, aynı zamanda belediyelerin yasal sınırlarını misliyle aşan metropollerin gerçek sınırlarını geriye dönük olarak ölçmeye de yardımcı olur.

Şehirlerin ayak izi tabanlı tasarımı ve gelişimi, şehirlerimizde ve tüm dünyada sosyal ve ekolojik uyumu güçlendirmek için yurttaşlara ve karar vericilere fayda sağlayacaktır.

İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı İzmir Planlama Ajansı, “ayak izi tabanlı tasarım” yaklaşımını ileriye götürerek, döngüsel kültürün dört boyutuna karşılık gelen dört program altında faaliyet göstermektedir.